Fırından yeni çıkmış sıcak kurabiye, harika bir çay ve size eşlik edecek bir sevdiğiniz varsa , gününüz güzel geçiyordur.
Hasretler ise, yaşadığımız ve hissettiğimiz,,, Sıcak bir yudum çay gibi, içimizi yakıyor.
Bu sabah Can Dündar ve Erdem Gül’ü hissettim. Tecrit edilmiş bir hayatın, bir ömür silinmeyecek izlerini. Ve beni böyle acıtan hikayenin annelerin, çocukların ve sevdaların yüreğini nasıl acıtacağını.
Tıpkı ülkemin önce hain, sonra kahraman ilan ettiği düşünen nice insanları gibi. Ya da kül olmuş, taş olmuş, bedenleri hep aynı yaşta kalan yitirdiklerimiz gibi.
“
sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde
olurum
kötü geçen bir güzü
ve umutsuz bir aşkı anlatan
rüzgarla savrulan
kağıt parçalarına yazılmış
dağıtılmamış
bildiriler gibi
uzun bir yolculuğa hazırlanan
yalnız bir yolculuğa
çünkü beyaz bir gemidir ölüm.. “ / Behçet Aysan
Namık Somel /Aralık 2015 Pazartesi / Trabzon /
namiksomel.blogspot.com
Notlar:
Kitap Ağacı Trabzon grubu, bu ay Stefan Zweing okuyor. Üç öykü (ya da kısa roman) seçildi. Satranç, Korku ve Amok Koşucusu. Ben ilk ikisini okumuştum. Sapiens ‘le boğuşurken, Amok Koşucusu bir soluk verecek bana.
Bu arada bugün tatiliz biz. Kış ayları pazar günü çalışınca, pazartesi sendromu yaşamıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder