26 Temmuz 2017 Çarşamba

Tehlikeli Oyunlar - Oğuz Atay

Oğuz Atay'ı okumadan Türk Edebiyatını anlama çabasında taşlar yerine oturmaz! Bir çok yazarı hala etkileyen , post modern romancılığın öncüsü sayılan Atay edebiyatının en bilinen eseri kuşkusuz Tutunamayanlar ' dır. Ama romancılığının zirvesi kesin ve tartışmasız Tehlikeli Oyunlar bana kalırsa.. Kurgusuna, insan beynindeki inanılmaz yolculuğuna hayran kaldım. Bilinç akışı tekniği olağan üstü etkileyiciydi.. Bir an Hikmet ben oldum ! Düşle , gerçek , varoluşla yok oluş arasında !

Şunu düşünüyorsunuz; yaşadığımız hayat gerçek mi ? İnsan iradesi gerçeği ne kadar etkiliyebiliyor ? Hayat bir oyunsa bu oyunu kim yazdı ? Biz bu oyunun metnine ne kadar katkı sağlayabiliyoruz ? Üstlendiğimiz daha kaç rol var ? Ya da başka başka oyunlarda farklı roller üsleniyor muyuz ? 

Sorular böylece sürüp gider ve biz Oğuz Atay 'ın metinlerini anlamaya çalışırız. Yazdıkları zor metinlerdir. Görünen öykü hep hayata Tutunamayanlar'ın öyküsüdür aslında . Ama o her iki romanda da bütün insanlığın ya da bütün insanların ortak kaygılarını, duygularını, düşünce yapısını anlatır. Katman katmandır yazdıkları ! Ben bu okuyuşta kaç kat açabildim ? Bilemiyorum. Ama sanırım her okunuşta daha derinlere inilecek ve bu büyük metin ustasını, duygu ve düşünce tahlilcisini daha iyi anlayacağız. 

Yavaş okuyun.! Okurken bazı bölümlerde sıkılabilirsiniz. Dönüp yeniden okuyun. Anlamadıysanız geçin. Roman ilerledikçe her şey yerli yerine oturuyor.

Bu romanı okumadan önce benim için Türk Romancılığının zirvesi Kara Kitap' tı. Kara Kitap hala yerini koruyor. Ama Tehlikeli Oyunlar belli ki bir çok yazarın metinlerine sızdığı gibi Kara Kitap'ın da içine sızmış ! 

Keşke imkan olsa yabancı okurlar da Oğuz Atay'ı daha çok okusalar diye düşündüm ve bu defa böyle bir yazarı ana dilimde okuyabildiğim için kendimi çok mutlu ve ayrıcalıklı hissettim !

24 Mart 2017 Cuma

Feniçka Lou Andreas-Salomé Nietzshe' yi ağlatan kadın yazardan..


“Buna alışkınım” dedi, “geceleri kitapların başında oturmayı tercih ederim. Ortalık o kadar sessizken..”
“Genç bir kızın böyle bir şey söylediğini duymak kulağa çılgınca geliyor,” dedi Max Werner neredeyse öfkeyle, çünkü bundan hiç hoşlanmamıştı. ”Şurada karşınızda duran ben kitaplara gömülmekten daha yeni kurtuldum., hem de en ağır cephe hizmetinden kaçarcasına. Ve siz bir kadın, kendinizi gönüllü olarak teslim ediyorsunuz.” S.9-10
“Bakış açımızı genişleten, hayatı önümüze seren ve bizi bağımsızlaştıran kitaplar niye bir cephe hizmeti olsun ki,”…. “Bu dünyada bizi özgürlüğe kavuşturan tek bir şey varsa o da zihinsel çalışmadır.”
Her şey ne kadar değişti değil mi ? Bugün bakıyorum da kitap okuru dostlarımın çok büyük bir bölümü kadın arkadaşlarım!
Feniçke,  bin dokuz yüz’ lü yılların başlarında kadınların bir kalıba sokulduğu, rollerinin belirlendiği dönemlerde geçiyor.  Zamanın çok güçlü kadın karakteri olan yazar,  bu kısa romanında, bir kadınının, bir erkek anlatıcı tarafından aktarılan öyküsünü aktarıyor bize.. Şu anda bize olmazmış gibi görünen ama hala bazı coğrafyalarda yaşanan, kadınların ıssız bir yolda tek başına yürümesi, kadınların kitap okuması ve özgürce sevgisini ifade etmesi gibi bir çok konu o devrin kadını için sorun oluşturuyor.. Ama Feniçke tüm baskılara ve kurallara baş kaldırıyor. Belkentiyi yüksek tutmadan okunabilecek güzel bir hafta sonu kitabı..

Rus asıllı bir psikanalist ve yazar. Lou Andreas-Salomé Nietzsche, Rilke, Tolstoy, Freud gibi bir çok ünlü isimi etkilemiş bir yazar! Bu ifadenin tatınım bülteninde yer alması yazarı henüz tanımayan okurlarda merak uyandırıyor. Nietszche’ye büyük acılar çektiren ve çok da ilham veren bu tek taraflı aşk hikayesi, Irvin D. Yalom’un “Nietzsche Ağladığında” adlı eserinde çok güzel anlatımıştır. Bu romanı da ayrıca tavsiye ederim..

2 Mart 2017 Perşembe

Babalar ve Oğullar 'ın hissettirdikleri.. Nihilizm üzerine..

"Sönmek üzere olan kandile üfleyin sönsün.."

Hiç bir şeyin içi boş kalmıyor!
Yüreğini boşaltıyorsun!
Sevmem diyorsun!
Seviyorsun!

Acı çekiyorsun!

Beynini boşalttığında daha çok düşünüyorsun.
Umursamam diyorsun!
Umursuyorsun!

Tam bitirdim derken kışı, bahar geliyor.
Bir tomurcuk çiçek açıyor.
Meyve veriyor ağaç.
Isırıyorsun!

Hiç bir şey yok olmuyor!
Varoluş algısı mı?
Gerçek mi yoksa ?
Kırılan taş yok olmuyor!

Tam yok olduğunu sandığında
"Küllerinden yeniden doğuyorsun "
Hiçlik, taşınması güç bir paltoymuş!
Bir kez daha anladım.

Her acıya karışmış bir mutluluk vardır.
Namık Somel / 3 Mart 2017 / Trabzon
Babalar ve Oğullar 'ın hissettirdikleri.. Nihilizm üzerine..

"Ama her zaman geçer öğlen sıcağı akşam olur, gece olur ve acı çekenler, yorgunlar tatlı tatlı uyuyacakları huzurlu yuvalarına dönerler .."

5 Şubat 2017 Pazar

Düş Kesiği- Güray Süngü Oğuz Atay Roman Ödülü

Çok okuyan, Rus Edebiyatı hayranı bir yazar Güray Süngü! Bu romanda da alışılmış kalıpların dışında, düşle gerçek arasıda, bir parça psikolojik, bir parça bilinç akışı, bir parça şiddet içeren değişik dokular var. Kendini güvenlik görevlisi sanan "gereksiz yazar", roman ilerledikçe kendi hayat öyküsünü ve okuduğumuz romanın öyküsünü anlatıyor bize. Başlarda harflerle kodlanan adlar ve belirsiz mekanlar roman ilerledikçe belirginleşiyor ve somut bir karşılık buluyor.

"İnsan içe doğru konuşur dışa doğru susar halbuki. " s. 247
."..roman yazılıp bittiği zaman değil, yazmaya başlandığı zaman genelde dünya tüm unsurlarıyla oluşturulmuş ve karakter tüm özellikleriyle yaratılmıştır" s. 229

Gezgiyazarın ilk romanını yayınlama öyküsü sıcak ve bilgi verici bir şekilde anlatılmış. Zaman zaman tempo düşüyor romanda, tekrarlar da var ama çabuk toparlıyor. Sonuçta çok satan bir çok yazarın ne hatalarını görüyoruz.

Emek verilmiş, üstünde düşünülmüş farklı bir roman Düş Kesiği. Oğuz Atay ödülü alması da rastlantı değil. Beklentiyi çok yüksek tutmadan farklı bir roman okumak isteyenlere tavsiyemdir.