24 Aralık 2015 Perşembe

Stefan Zweig, Satranç, Amok Koşucusu ve Korku Üzerine

Kitap Ağacı Trabzon bu ay Stefan Zweig okuyor. Üç öykü seçildi. “Satranç”, “Korku” ve “Amok Koşucusu”.

Aslında biyografileriyle ünlenen Zweig aynı zamanda çok usta bir öykü yazarıdır. Bir duyguyu ele alır ve öyle tutkulu karakterler yaratır ki adeta o karakterlerle bütünleşirsiniz. Koku, merhamet, acımak, saplantılı aşklar, hiçlik ve yalnızlık gibi duyguları yaşanmışlıktan öte izlersiniz. Etkiyi arttırmak için yazar öykülerinde genellikle mekanı sınırlar. “Satranç” ve “Amok Koşucusu” bir gemide geçer. Her iki öyküde de zaman sıçraması tekniği kullanılmıştır. Silik olan görünürdeki öykü devam ederken bir anda daha önce yaşanmış çarpıcı öyküye ya da duygulara geri dönersiniz. Yazar önce artık hastalık ve hiçlik noktasına gelmiş karakteri, saplantılı duygunun son halini size gösterir. Daha sonra bu sarsıcı etki ile başlangıca geri dönerek öyküyü size anlatır.


“Korku”, görünür öyküsüyle yasak aşk yaşayan bir kadının çıkmasını anlatır. Korkunun nasıl gizli ve yasaklı bir karakter geliştirdiğini, sarsıcı bir şekilde hissedersiniz. Siz de korkar, bunalırsınız.


“Amok Koşucusu”’nda baş karakter, bir erkektir. Hindistan’da beyaz adamın kurduğu koloni yaşamına uyum gösterememiş bir doktorun, içine düştüğü yalnızlık duygusuyla, bir kadına duyduğu dramatik tutkuyu anlatır. Doktor kendi öyküsünü bir gemi yolculuğunda, bilinmeyen bir kişiye anlatır. Amok Koşusu, bir tropikal hastalıktır aslında ve öyküyle çok güzel bütünleştirilmiştir. Öykünün kadın kahramanı ise yine zengin ve ihmal edilmiş ve yasak aşkla teselli bulan, ancak sonuçlarını kaldıramayan bir karakterdir.


“Satranç”, yazarın intihar etmeden önce yazdığı son öyküsüdür. Faşizmin mutasyona uğrattığı kendi karakterinin öyküsüdür aslında. Çarpıcı etkiyi anlatmak için seçtiği satranç figürü , tutsak ve hiçliğe itilmiş bir karakterin yaşama tutunma, beynini zinde tutma çabasını anlatır. Zaman sıçraması tekniğinin mükemmel uygulandığı öyküde, yaşam yine bir gemiyle sınırlandırılmıştır.


Bütün bu derinliklerine rağmen, tüm Zweig öyküleri kolay okunur. Sürükleyicidir. Şiddetle tavsiye ederim . Bu üç öyküyü ve tüm eserlerini.


Namık Somel / 24 Aralık 2015 / namiksomel.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder