20 Nisan 2016 Çarşamba

Gözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar Kemal / Zülfü Livaneli.

“Kartallar uçtuğu zaman gök görünmez olurdu.1957 yılında bu kartalların bir tanesi bile kalmadı.O sıralarda at vebası salgını çıktı. Atlar öldükçe, leşleri ilaçlıyorlardı.At ölülerini yiyen kartallar da zehirlenerek öldüler. At ölüleri… Kartal ölüleri… Çukurovayı ovalıktan çıkardılar. Bugün çeltik tarlalarıyla birlikte, hiçbir ilacın üstesinden gelemediği yeni bir tür sinek oluştu.

Giderek, doğayı karşımıza alıyoruz. Onu düşman sayıyoruz. Aynı biçimde insanın yarattığı değerleri bozarak onu battal bırakıyoruz. Kendi çelişkilerimize, sınıf sömürülerimize doğayı da ortak ediyoruz.” diyor Yaşar Kemal. Onun  dünya görüşünün, edebiyat anlayışının özeti aslında bu sözler.

Bir kitap okurken neler hissedersiniz ? Bir beklentiniz vardır elbet. Hele konu Yaşar Kemal olursa ve kaleme alan da yakın dostu Zülfü Livaneli ise beklentiniz daha da yükselir.

Sıcak bir kitap okuduğumu söyleyebiliirim. Bu kitabı tam bir biyografi sayamayız. Zülfü Livaneli’nin kalbindeki Yaşar Kemal’i okuduk aslında. Ama bu yoğun dostluğu, bir ömür birlikteliği okurken, tabi ki büyük yazara ait birçok bilgiyi de ediniyorsunuz.

Yaşar Kemal’in edebiyatının ve eserlerinin daha geniş anlatılmasını isterdim. Bir çok makale ve anı arasında cımbızla çekmeniz gerekiyor bilgileri. Livaneli, müzikte gösterdiği sabrı, yazın hayatında gösteremiyor. Kısa sürede eser verme heyecanı bu kitaba da yansımış. Yaşar Kemal’le ilgisi olmayan birçok görüşünü de okuyorsunuz. Bütün bu eksiklere rağmen akıcı bir dille aktarılan,iki büyük sanatçının sıcak dostluğu, güzel duygular yaşatıyor. Bende de yeniden Yaşar Kemal okuma isteği uyandırdı okuduklarım . İnce Memed I , Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana ve Karıncanın Su İçtiği okumak istediklerim. İnce Memed’i yıllar önce okumuştum. Ama çok az iz kalmış. Diğer iki kitabı ise çok merak ediyorum.

Bir kere daha insan olmanın, sevginin ve barışın en önemli ortak payda olduğunu hissettim. Bir yazarın beslendiği en önemli kaynağın kendi yaşadığı coğrafyanın insanları, masalları ve destanları olduğunu…

Güzeldi.. tavsiyemdir.. Goodreads notum: ⅘

Namık Somel / namiksomel.blogspot.com / 20 Nisan 2016 / Trabzon

9 Nisan 2016 Cumartesi

Siyah Rus: Mississippi 'de başlayan, Rusya' da devam eden ve İstanbul’da Maksim Gazinosu'nda tamamlanan bir yaşam öyküsü..

Siyah Rus bitti. Frederick Thomas ‘ın ilginç yaşam öyküsü, Mississippi deltasında, kölelikten yeni kurtulmuş olan anne ve babasının çiftliğinde başlar. Özgürlük, yasalarla saglansa da, siyahlara karşı sürdürülen ırkçı yaklaşımlar, Frederick’i ülke dışında arayışlara yönlendirir.


Avrupa’da bir çok şehirde garsonlukla başladığı iş hayatında, zeki ve çalışkan kişiliğiyle önemli bir birikim sağlar. Ancak, gözünü siyahlara karşı ırkçılığın hiç yaşanmadığı Rusya’ya çevirmiştir. Burada eylence sektöründe çok büyür. Moskova'da Akvaryum ve Maksim adıyla iki büyük eylence merkezi açar. Bu sırada Rusya’da önce 1. Dünya Savaşı, sonra da Menşevik ve Bolşevik Devrimleriyle önemli değişimler olur. Bu değişim süreci kitapta farklı bir bakış açısıyla çok güzel anlatıyor.


Rus vatandaşı olmasına rağmen, Amerikan vatandaşlığından da ayrılmamıştır. Bolşevik Devriminden sonra İstanbul'a kaçar. Burada yeniden ve sıfırdan başladığı iş hayatında, ünlü Maksim Gazinosunu kurar. İstanbul bacağında da Cumhuriyet’e geçiş süreci ve İstanbul’daki değişim, çok güzel anlatıyor. Kapitülasyonların sağladığı büyük avantajların yitirilmesi ile mekanlar hızla el değiştiririr.


Bir kurgu olmamasına rağmen oldukça akıcı ve sürükleyici bir kitap. Araştırmacılar için de oldukça geniş bir kaynakça içeriyor. Ben beğendim. Size de tavsiye ederim.

Goodreads notum : 4

Siyah Rus / Vladimir Alexandrov /

İş Kültür Yayınları


Namık Somel / 9 Nisan 2016 / Trabzon

namik.somel.blogspot.com