10 Mart 2016 Perşembe

dünya bu kadar bir Mahir Ünsal Eriş romanı

“dünya bu kadar”, Mahir Ünsal Eriş’in okuduğum ilk kitabıydı. Şunu itiraf etmeliyim ki roman, beklentilerimin oldukça üstünde çıktı.

Her öyküdeki bir yan karakter,  bir sonraki öykünün baş karakteri oluyor. Zamanın uzun bir doğru değilde, bir sarmal olduğunu hatırlatacak şekilde, öyküler ve kişiler tam uzaklaştığını düşündüğünüzde, size daha da yakınlaşıyor.

Roman bir Türkiye panoraması aslında. Gölcük depreminden fındık bahçelerine, hazine avcılarından siyasi mağdurlara bizim öykümüz. Oldukça titiz çalışılmış bir kitap. Sadece gözlem değil ciddi bir araştırma da var.

Akıcı, ama yoğun bir roman.Yavaş ve sindirerek okunmalı. Zinciri koparttığınızda toparlaması zor oluyor.

Hasan Ali Toptaş ‘ın “Bin Hüzünlü Haz”’ına benzettim. Toptaş’ın daha soyut ve gizemli anlatımı, bu kitapta insanlar ve yaşanmış olaylar üzerinden kurgulanmış. Dolayısıyla daha rahat anlaşılıyor.

Özel bir kitap okuduğum için mutluyum. Tavsiye ederim. Ben de fırsat  bulduğumda diğer kitaplarını okuyacağım.

Goodreads notum : 4 / 5


Namık Somel / 10 Mart 2016 / Ganita Trabzon

7 Mart 2016 Pazartesi

Orhan Veli'den Franz Kafka'ya.. Mektupların Önemi !

Orhan Veli'den Franz Kafka'ya.. Mektupların Önemi !

“Yalnız Seni Arıyorum” kitabını, yalnızca Orhan Veli'nin sevgilisi Nahit'e yazdığı mektuplar olarak görmemek gerekir. Şairin şiirlerini daha iyi anlamak için, mutlaka okunmalı.

Dönem şairlerinin değişmeyen yazgısı!
Sefalet, açlık, baskılar, acılar ve umutlarla dolu kısacık bir ömür.

Çok sevdiğimiz İstanbul şiirleri, hep şairin İstanbul'da rahat, keyifli bir hayat geçirdiği algısını uyandırmıştır bizde.. Okuyoruz ki, ömründe bir iki kere Yalı'da yemek yiyebilmiş, çoğu zaman kentin dışında yaşamış, şehre inecek, mektubunu postalayacak para bulamamış şair. Ankara'da yaşayan sevgilisini yıllarca görmeye gidememiş parasızlıktan. Yaşayamadığı ne varsa duygularına, şiirlerine yansımış. İnadına mutlu, inadına güçlü.. Mektuplar, Nahit hanımın ölümünden sonra yayınlanmıştır . Aile önce tereddüt ettmiş, sonra yayınlanmasını onaylanmıştır.  İyi ki de onaylamış, yoksa çok önemli bu belgeler, tarih olacaktı.

Kafka, Milena'ya mektuplarını ve bazı romanlarını yayınlanmadan yakılması için en yakın arkadaşına teslim etmişti. Arkadaşı önemli bir karar vererek bu eserleri yakmadı ve yayınladı. Gerçi iyi bir servet te yaptı bu yayınlardan ama, bugün bir Franz Kafka varsa bu belgeler sayesinde vardır.

Orhan Veli bir çukura düşerek öldü. Bunca tanık olduklarımızdan sonra, bu ölüme de kaza olarak bakamıyor insan. Bu kısacık ömrüne, dillerden düşmeyen az sayıda şiir sığdırdı. Onun için bu yazdığı mektuplar, daha da çok önem kazanıyor. Şairin elinden çıkmış, sanki yeni yazılmış gibi.
İnsan Orhan Veli'yi tanımak, duyguları,zaafları,hayalleri ve yapamadıklarını anlamak için.

Ben okurken mektupları çok hissediyorum. Ne kadar benzerler değil mi? Aşk 💕, tutku ve ızdırap satırlara, dizilere yansıyor ve doyumsuz bir duygu seline dönüşüyor.

Sizin yazdıklarınız o kadar değerli ki, özel olarak kalması sizi sevenlere büyük haksızlık olurdu.
Mektuplarınızı bizimle paylaştığınız için teşekkürler

Namık Somel / TRABZON güncellendi.

4 Mart 2016 Cuma

Birhan Keskin'in yeni şiir kitabı "fakirkene" hayata birçok yerinden dokunuyor.

Yüreğiniz ve algılarınız,açıksa yaşadığınızı hissedersiniz.
Bu duygu sizi yorar zaman zaman.  Kahkaha atarsınız. Sonra gözleriniz dolar. Yutkunursunuz.  İçinizi kaplayan bir sıcaklık, sızım sızım bütün bedeninizi sarar. İnsan olmanın bütün hallerini yaşarsınız. "Firdevs teyze"' yi tanımasanız da onu hissedersiniz.
"Sararmış göz içleriyle baktı. Seksen yaşının seksen taşıyla. Kendini bu dünya üstünde taşımak, ölümüne dek bazen taşımak ne zor iş, yarabbim."

Muhteşem olmuş Birhan Keskin . ❤
Bu kitapta, insan ve hayatın tam da kendisi var.
Dizeler ve satırlar sım sıkı sarıyor yüreğinizi.
Sindire sindire, yavaş yavaş, hiç bir duyguyu kaçırmadan okuyorum..
Goodreads notum: 5/5.

Birhan Keskin /fakir kene

Namık Somel / 4 Mart 2016 /Trabzon

3 Mart 2016 Perşembe

Nabokov - Lolita Kısa Yorum

Nabokov`un sansayonel romanı Lolita bitti. Ben de bittim.

Çocuk istismarı gibi zor bir konuyu işlemiş yazar. Üzerinde çok tartışılmış ve iki kere beyaz perdeye aktarılmış.

Romanı okurken, bu konu ancak uzun öykü olabilir diye düşündüm.  Gereksiz ve sıkıcı tekrarlar rahat okumayı engelliyor. Bulanık bir anlatımı var.

Yine de düşüdürücü ve etkileyici olduğunu kabul etmek gerekir.

Nabokov okumalarımın son durağı;
Solgun Ateş . Okuma tamamlanınca bütün Nabokov deneyimimi bir yazıda toplatacağım.

Bu şimdilik bu kadar olsun..

Goodreads notum: 3/5 .

Ali Namık #nsNabokov