19 Ağustos 2016 Cuma

Böyle Söyledi Zerdüşt / Nietzsche'nin başyapıtı ve felsefe üzerine bir kaç tavsiye..

"İnsan, hayvan ile üstününsan arasında yerdedir" diyor Zerdüşt. Hemen belirtelim Zerdüşt sadece özel bir ad. Yani sanıldığı gibi dini bir karşılığı yok. Zerdüşt'ün söylemleri tamamen bir başkaldırı aslında. Hakikati cesurca arayan bir başkaldırı. Bütün ezberleri bozan bir başkaldırı. İnsanoğlunun acı çekmeden mutluluğu yakalamasının mümkün olmadığını söylüyor Nietzsche. Bengilik (sonsuz zaman, ebediyet ) önemli bir kavramdır Nietzsche için. Hayat kendini sonsuza kadar tekrarlar. Ama bu asla bir kısır döngü değildir. Aynı noktaya gelindiğinde artık ne insan aynı insandır, nede doğa aynı doğadır. Aslında nihilist yaklaşımlar, sadece insanın tüm dogmalardan arınarak,tamamen dibe vurmasını ve üstüninsana doğru hareket etmesini vurgulamak için özellikle kullanılmıştır. "Böyle Söyledi Zerdüşt" bütün bir hayatın, düşüncelerin, inançların eleştirisidir. Bu eleştiri o kadar yoğundur ki sürekli karşı tarafa geçerek müthiş bir beyin fırtınası yaşarsınız. Baştan sona aforizmalarla dolu kitabı bir yığın not alarak ve zevkle okudum. Okunması zor bir kitap değil. Ama kuşkusuz sindire sindire okunmalı. Öncesinde okumayanlar için Felsefenin Tesellisi / Alain de Botton " ve "Nietzsche Ağladığında / Irvin Yalom" kitaplarını öneririm. Bu muhteşem başyapıt için bu yazdıklarım "okyanusta kum tanesi" gibi kalsa da yine de sizlerle paylaşmak istedim. 5/5

Namık Somel / 15 Ağustos 2016 TRABZON




Suzan Defteri Ayfer Tunç'un sarsıcı kaleminden hayata dokunan sıcak bir roman..


Suzan Defter, insanın içini ısıtan sıcacık öyküsüyle başladı ve bitti.
Ayfer Tunç bir kez daha beni yanıltmadı.!

Tekrarlardan arınmış, duygu yüklü, güçlü cümlelerle yazılmış metinler, sizi alıp sürüklüyor. İki günceden yola çıkarak bir abi , kız kardeş , onu çok etkilemiş bir sevgili (Suzan) ve bir yalnız adamın öyküsü. Aynı zamanda 12 Eylül sonrası değişime uğrayan insan karakterlerinin umutsuz, amaçsız, duygusuz ve yalnız kalmasının öyküsü bu.

Şiir dilinde yazılmış duygu dolu cümleleri okumaya doyamıyorsunuz.

"Dünya Ağrısı" 'nı andırıyor aslında kurgu. Toplamsal olayların insan kişiliğini, duygularını nasıl etkilediği, değiştirdiği ve insanı nasıl yalnızlaştırdığı noktasında buluşuyor iki kitap. Ancak "Dünya Ağrısı" pozitif duygulara hiç yer vermeyen bir distopya. Hem de oldukça sertinden. Suzan Defter ise aynı olguları daha yumuşak ve duygulu bir dille anlatıyor.

Suzan Defter okuduğum en iyi Ayfer Tunç romanıydı. Ama sadece diğerlerinden daha iyi! Yoksa Tunç'un tüm metinleri olağan üstü güzel ve ustaca yazılmış. Tüm okuduklarım Türk Edebiyatı adına gurur vericiydi. Tavsiyemdir 5/5 *

#AliNamık 19 Ağustos 2016 / Trabzon Sanatevi 


Yollarımız nereye taşıyor bizi? / Yolların Başlangıcı Amin Maalouf

Yollarımız  nereye taşıyor bizi? 


Yazılıp bir köşede  bekleyen mektuplar, şiirler, anılar, zamanın öncesinde yaşanan hayatlara taşır bizi. Kimi yok olmuş, kimi tozlu bir raflarda bekleyen geçmişe ait izlere, çoğu zaman ulaşamayız. Bizi geçmişe bağlayan hatıralar, onlara uzanan başka ellere  bir şey ifade etmez. 


Amin Maalouf, annesinin bavulundan yola çıkarak geçmişini arıyor bu romanda. Aslında tüm Maalouf kitaplarının ortak paydası, bizim de içinde bulunduğumuz bu coğrafyadan, tarihten, yakın geçmişten masalsı izler taşımasıdır.


Bu romanda ailenin en güçlü karakteri büyük dede Butros Maalouf 'la tanışıyoruz. Bu karakter o kadar etkileyici ki diğer karakterler hep Butros' un gölgesinde kalıyor. Kuba'dan, Mısır'a, İstanbul'dan, Paris'e tüm dünya coğrafyasına dağılmış bir öykü bu;bize uzak olmayan. 


"Anlamak istersen Doğu ülkelerinde neyin yolunda gitmediğini, neden itilip katıldığını bu halkların, 

Sayısız erdemleri olduğunu ama bilgisizlik hastalığına tutulduklarını göreceksin. 

Çaresi vardır bu hastalığın;ama ancak bilgiyle iyileştirilebilir,gurbete göçerek değil! 

Bilgi Doğu'da doğdu, sonra gitti batıya;artık yakınlarının yanına dönmesinin zamanıdır. "


Butros 'un buna benzer bir çok tahlilleri etkili bir dille anlatılmış. 


Bir Atatürk hayrandır Butros. Atatürk' ün, çağdaş bir ülke yaratmaya çalışırken Batı' dan örnek alması, yeri geldiğinde de Batı'ya kafa tutması onu çok etkilemiştir. Bu hayranlığını, kendisi gibi aydın bir eğitimci olan eşi Nazire'yi ikna ederek kızlarına erkek adı olmasına rağmen Kamal adını vererek göstermiştir. 


Bu kitabı okurken, tozlu raflar arasından kendi büyük dedem Tayyib Zade Hafiz Mehmed Zuhdi 'nin Farsça yazdığı ve Osmanlıca'dan Türkçeye çevrilen şiir kitabını buldum. Basılmış diğer yedi kitabı elimizde yok malesef. Osmanlıca basımlarını bulabilmek için yarın şehir kütüphanesine gideceğim. 


Bir yazarın başarısı, okuru yeni yollara sürükleyecek duygular ve izler bırakabilmesidir. "Yolların Başlangıcı" beni kendi yolumun başlangıcına doğru sürükledi. Ne bulurum bilemem ama bu arayışın şimdiden beni saran bir heyecan, ve duygu seline dönüştüğü kesin. 


Semerkant , Doğudan Uzakta ve Yolların Başlangıcı... Maalouf 'la çıktığım bu üç yolculuk da ipek halı üstünde masal tadındaydı;yeni romanları çağıran. 


Namık Somel / 4 Mayıs 2015 / Trabzon