Melûl, Hepgül ve Karadut 'un Karin' in kulağına fısıldadığı sıcak öyküler, Can Kırıkları
Bazı öyküler vardır. Bilirsiniz, biri bunları yeniden yazar , yüreğinin sesi, kaleminin gücü ile okursunuz, duymadığınız yeni sesler duyarsınız.
Karin Karakaşlı ile ilk tanışma kitabımdı "Can Kırıkları", zaman zaman düşüyorum, bir yazarın belki dört beş kitabı çıkmış, on beş yirmi yıldır dolaşımda, ama henüz yolunuz kesişmemiş, tanımıyorsunuz. Popüler Kültürün raflarında ise hep aynı yazarlar, dünyanızı küçültüyor..
Bir ay önce Karin Karakaşlı ile ilk kez tanıştığımda elini sıktım, ayak üstü sohbet ettik biraz, sonra söyleşisi başladı. Onu daha önce okuyan okurlarının hayranlığını izledim, yetişkin, çocuk bütün gözler pırıl pırıldı. Farklı bir bağdı bu, hissettim. Ve sordum arkadaşlarıma, hangi kitaptan başlayayım diye ? 'Can Kırıkları' dediler. Kitabı aldım başladım öyküleri okumaya.
Evet bu öyküyü biliyordum, savaş sonrası zorunlu göç ve geride kalan evlatlık çocuklar, sonra deprem öyküleri, o çocuklar da yetim ve öksüz, kardeşsiz , en sevdiği oyuncak köpeğini deprem bölgesine gönderen ve tanımadığı arkadaşından gelen hediyeye sımsıkı sarılan bir başka çocuk. " Melül'lü çok seviyorum. Soruyorum ona, nasıl bir evden geldi, anlatmıyor.. Onunla hep konuşuyorum, eski sahibini özlemesin diye. Ben onu çok seviyorum, çünkü o bir evden geldi. Evimi istiyorum. s. 37"
'Sabır Taşı' ise Bedri Rahmi ile Heykeltıraş sevgilisi Mari'nin tutuklu ve hüzünlü öyküsünü anlatıyor.
"Karadutum, çatal karam, Çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın
Yudum yudum içti Mari dizeleri,. Üzerine hiçbir gölgenin düşmeyeceği denli aydınlık bir gökyüzü düşledi. En taze çiçekleri, en hafif esintiyi ekledi..Hayaline gülümseyip mırıldandı. "Tam da onun dediği gibi 'bir dilimi zehir zıkkım, bir dilimi candan tatlı' bir aşk bizimkisi" s. 59-60".
Yerin sesi, Alacakaranlık Kadınları, Yabancı ve Göç başlıkları altında on bir öykü..
Hayat devam eder, yaşarız. Hikayesi ise sonradan yazılır, yeniden yazılır, okuruz,hissederiz..
Namık Somel / 26 Aralık 2018 /Zafanos
namiksomel.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder