Orhan Veli'den Franz Kafka'ya.. Mektupların Önemi !
“Yalnız Seni Arıyorum” kitabını, yalnızca Orhan Veli'nin sevgilisi Nahit'e yazdığı mektuplar olarak görmemek gerekir. Şairin şiirlerini daha iyi anlamak için, mutlaka okunmalı.
Dönem şairlerinin değişmeyen yazgısı!
Sefalet, açlık, baskılar, acılar ve umutlarla dolu kısacık bir ömür.
Çok sevdiğimiz İstanbul şiirleri, hep şairin İstanbul'da rahat, keyifli bir hayat geçirdiği algısını uyandırmıştır bizde.. Okuyoruz ki, ömründe bir iki kere Yalı'da yemek yiyebilmiş, çoğu zaman kentin dışında yaşamış, şehre inecek, mektubunu postalayacak para bulamamış şair. Ankara'da yaşayan sevgilisini yıllarca görmeye gidememiş parasızlıktan. Yaşayamadığı ne varsa duygularına, şiirlerine yansımış. İnadına mutlu, inadına güçlü.. Mektuplar, Nahit hanımın ölümünden sonra yayınlanmıştır . Aile önce tereddüt ettmiş, sonra yayınlanmasını onaylanmıştır. İyi ki de onaylamış, yoksa çok önemli bu belgeler, tarih olacaktı.
Kafka, Milena'ya mektuplarını ve bazı romanlarını yayınlanmadan yakılması için en yakın arkadaşına teslim etmişti. Arkadaşı önemli bir karar vererek bu eserleri yakmadı ve yayınladı. Gerçi iyi bir servet te yaptı bu yayınlardan ama, bugün bir Franz Kafka varsa bu belgeler sayesinde vardır.
Orhan Veli bir çukura düşerek öldü. Bunca tanık olduklarımızdan sonra, bu ölüme de kaza olarak bakamıyor insan. Bu kısacık ömrüne, dillerden düşmeyen az sayıda şiir sığdırdı. Onun için bu yazdığı mektuplar, daha da çok önem kazanıyor. Şairin elinden çıkmış, sanki yeni yazılmış gibi.
İnsan Orhan Veli'yi tanımak, duyguları,zaafları,hayalleri ve yapamadıklarını anlamak için.
“Yalnız Seni Arıyorum” kitabını, yalnızca Orhan Veli'nin sevgilisi Nahit'e yazdığı mektuplar olarak görmemek gerekir. Şairin şiirlerini daha iyi anlamak için, mutlaka okunmalı.
Dönem şairlerinin değişmeyen yazgısı!
Sefalet, açlık, baskılar, acılar ve umutlarla dolu kısacık bir ömür.
Çok sevdiğimiz İstanbul şiirleri, hep şairin İstanbul'da rahat, keyifli bir hayat geçirdiği algısını uyandırmıştır bizde.. Okuyoruz ki, ömründe bir iki kere Yalı'da yemek yiyebilmiş, çoğu zaman kentin dışında yaşamış, şehre inecek, mektubunu postalayacak para bulamamış şair. Ankara'da yaşayan sevgilisini yıllarca görmeye gidememiş parasızlıktan. Yaşayamadığı ne varsa duygularına, şiirlerine yansımış. İnadına mutlu, inadına güçlü.. Mektuplar, Nahit hanımın ölümünden sonra yayınlanmıştır . Aile önce tereddüt ettmiş, sonra yayınlanmasını onaylanmıştır. İyi ki de onaylamış, yoksa çok önemli bu belgeler, tarih olacaktı.
Kafka, Milena'ya mektuplarını ve bazı romanlarını yayınlanmadan yakılması için en yakın arkadaşına teslim etmişti. Arkadaşı önemli bir karar vererek bu eserleri yakmadı ve yayınladı. Gerçi iyi bir servet te yaptı bu yayınlardan ama, bugün bir Franz Kafka varsa bu belgeler sayesinde vardır.
Orhan Veli bir çukura düşerek öldü. Bunca tanık olduklarımızdan sonra, bu ölüme de kaza olarak bakamıyor insan. Bu kısacık ömrüne, dillerden düşmeyen az sayıda şiir sığdırdı. Onun için bu yazdığı mektuplar, daha da çok önem kazanıyor. Şairin elinden çıkmış, sanki yeni yazılmış gibi.
İnsan Orhan Veli'yi tanımak, duyguları,zaafları,hayalleri ve yapamadıklarını anlamak için.
Ben okurken mektupları çok hissediyorum. Ne kadar benzerler değil mi? Aşk 💕, tutku ve ızdırap satırlara, dizilere yansıyor ve doyumsuz bir duygu seline dönüşüyor.
Sizin yazdıklarınız o kadar değerli ki, özel olarak kalması sizi sevenlere büyük haksızlık olurdu.
Mektuplarınızı bizimle paylaştığınız için teşekkürler
Mektuplarınızı bizimle paylaştığınız için teşekkürler
Namık Somel / TRABZON güncellendi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder