Hediyeleri açmak için saat onikiyi bekleyemedim. Koca bir paket, çamın altında duruyor. Merak ediyorum. Çocuklar heyecanlı. Üçü kafa kafaya vermiş, plan yapıyor. Biz mutfaktayız. Yemekler hazırlanıyor. İçkiler çoktan kadehlere konmuş, ilk dilekler dilenmiş bile.
Koca bir yıl geçmiş. Neresine dokunsan bir başka şarkı. Hüzünlü mü, sevinçli mi, belli değil? Notalar birbirine karışmış.Takvim yaprakları renk renk. Hepsini toplayıp yaşanmış anılar klasörüne kaldırıyorum. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Çocuklar sonunda çağırıyor bizi. Paketi açıyoruz. Heyecan dorukta. Bir pikap bu. Notaları geçmişte kalmış bir müzik kutusu. Gözlerim parlıyor. Plaklı yıllar geliyor aklıma. Kırkbeşlik singlelar , otuzüçlük longplayler.
İlk longplayımızı dedem İstanbul'dan getirmişti. Mehter marşları. Kardeşim çok seviniyor, dedem onu izlerken keyfiyle kahvesini yudumluyor. Masanın etrafında dönüyoruz bir ileri iki geri. Bir türlü bitmiyor. Boyuna başa sarıyoruz. Ey şanlı ordu,ey şanlı asker diyor mehter başı. Henüz şarkıların siyasi olarak sahiplenilmediği güzel senelerdeyiz. Mutluyuz kısa kış gecelerinde. Gaz sobasıyla ısınıyor salon. Soba kendisini zor ısıtıyor. Üşüdükçe daha hızlı dönüyoruz. Geri adım atmayı bırakıp ileriye doğru koşuyoruz.
Pikap açıldı. Köşeye özenle yerleştirildi. Bu cihaz internetle çalışmıyor. Plak gerekiyor yani. Bir birine bakıyor herkes. Dedemin plakları nerede diye soruyor kızlardan biri? Odada Ferah Lokantasın' dan geriye kalan yorgun bir piyano, karşısında babamın bağlaması. Kaplumbağa misali sırtımızda taşımışız evimizi Mavi Denizin kıyısına. Aşkitino mutfağı çoktan bırakıp plakları aramaya başladı bile. Benim umudum yok. Azimle arıyor .Buluyor zorda olsa. Yıllar plakları da yormuş. Temizlemeye çalışıyorum.
Nesrin Sipahi, Ajda Pekkan, Sevda Karaca…
Abba , Suzi Quatro, Tom Jones…
Eski yılların çılgın partilerini hatırlıyorum. Dışardan seyreder dans etmezdim. Serde solculuk var. Parka giyip, Bafra tütünü içtiğimiz yıllar. Özenirdik dans eden arkadaşlarınıza ama oynamak ne kelime herkesin gözü birbirinin üstünde. Partiden erken ayrılıp Das Kapital eşliğinde Cem Karaca'dan Tamirci Çırağı'nı dinlerdik. Bir de Ruhi Su ve Rahmi Saltuk. Şimdi o yılların acısını çıkartırcasına göbeğimi sallaya sallaya oynuyorum her fırsatta.
Tom Jones Live in Las Vegas albümünün ikinci yüzü temiz gibi. Beatles'in efsane şarkısı Yesterday'e takılıyor gözüm (Lenon ve Mccartney).
Now I long for yesterday, diyor. Dünü arzuluyor. Hani bu yaşananlar olmasaydı, keşke düne dönebilsem gibi bir şey. Mümkün mü peki? Aşk acısı söyletir belki. Ayrılık söyletir. Hayatı geri saramıyoruz oysa ki. Bazı yolları tekrar tekrar yürüyoruz. Ama bazı yollar bir yerde bitiyor. Geri dönüş olmuyor yani. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım, diyor Mevlana.
Evet. Dün dünde kaldı cancağızım. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Saat on ikiye gelmiş. Sevdiklerime sıkı sıkı sarılıyorum. Dün dünde kaldı, şimdi cheesecake ve kabak tatlısı yemek lazım.
Ali Namık Somel