Beş duyumu aldım ve geldim, işte buradayım.
Dokunmak, koklamak ve görmek.
Duymak martıların sesini, o en doğal haliyle.
Başka bir diyarda yine simit yemek.
Alıştığım lezzette benzemiyor. Gevrek diyorlar adına. Düzeltiyor bazıları simit dediğimde. Başka isimleri de var dünyanın dört bir yanında. Ben yine de simit diyeceğim. Zamanla alışır mıyım bilemem?
Beş duyumu aldım, bir aşkımı bir de kedilerimi. Barki evinde kaldı. Yolculuk yapacak hali yok. Belki daha mutludur oralarda. Artık somon yemeden havlamıyor, yürümüyor da.Yoldan geçenleri tanıyor. Sevmediklerine, tanımadıklarına havlıyor sadece. İneklere gıcık oluyor, koyunları seviyor nedense. Söğüt ağacını senin için kesmedim. O da yorulmuş yaşamaktan. Sırt sırta verip bekleyin bizi.
Hafızası ile birlikte taşınıyor insan, hisleriyle birlikte. Ve tanıdık hisler arıyor yine bir başka deniz kenarında. Yine martılarla konuşuyorum. Yosun kokusu tanıdık. Buralarda hep süzgeçli çay geliyormuş. Zaten ben de öyle içiyorum. Süzgeçli çay isteyince öylece bakıyor yaşlı balıkçı. Süzgeçsiz çay olur mu, diye soruyor? Talaşlı, çöplü çay içmek istiyorum inadına. Simit varken gevrek demek istemiyorum.
Yine kediler dolaşıyor ayağıma. Kaliteli peyniri seviyorlar. Diğerlerine ise dokunmuyorlar. Sokak kedileri bile aç kalmaya razı. Biz yiyoruz proteinsiz peynirleri. Hayat çok pahalı.
Çaylar açık eh işte. Türk kahvesi seviyor buranın insanı. Taze , bol köpüklü , her köşede ve hesaplı.
Güzel şehir burası. Annemi Bahçecik de bıraktım , babamın yanına. Her telefon çaldığında o arıyor sanıyorum hâlâ. Alışamadım yokluğuna. Rüyamda git buralardan, havan dağılsın diyordu bana. Gittim ben de ve geldim yeni hayatıma.
Biraz daha düşünmek,
biraz daha hissetmek,
biraz daha üretmek için.
Ve biraz daha ısınmak için.
Ne çok üşüdüm geçen sene. Burnum hâlâ şiş. İki kedi dondu bahçemde. Duman'ı kurtarmak için çok uğraştım. Kapıda iki metre kar. Burada onsekiz Aralık'ta kısa kolla seyrediyorum denizi.
İnsanları da sıcak buranın iklimi gibi. Bizim Uşaklar gibi atarlı, tutarlı değiller. Kalplerinin derinliklerini ise henüz bilmiyorum. Bir tekne açılıyor körfeze doğru. Yan masada hazırlandı yemler az önce. Hamsinin bir büyük boyu Sardalya imiş. Lezzetli balık. Bakalım ne tutup getirecek tekne? Martılar bekliyor, kediler bir gözleri açık uyuyor. İnsanlar balık mezatında.
Kitaplarım , not defterim hep çantamda. Onlar olunca daha iyi hissediyorum kendimi. Tatlı bir rüzgâr esiyor. Aşkım, kedilerim ve kitaplarım aynı yerdeyiz. Sevdiklerimiz uzaklarda.
Beş duyumu aldım ve geldim, işte buradayım.
18 Aralık 2022 / Sahil Evleri / İzmir
Ali Namık Somel / Ege Yazıları 1